Max Weber

 

Max Weber
  • Bilgi
1864- 1920 yılları arasında yaşamış olan ünlü Alman düşünürü ve sosyoloğu. Weber'in büyük önemi, onun Emile Durkheim'la birlikte, ayrı ve bağımsız bir disiplin olarak modern sosyolojinin kurucusu olması olgusundan kaynaklanmaktadır. O, sosyal bilimlere felsefi bir temel, sosyolojiye de kavramsal bir çerçeve kazandırmıştır. ...

Max Weber
Alman düşünürü ve sosyoloğu" type="#_x0000_t75">
Max Weber
Alman düşünürü ve sosyoloğu

1864 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler
...
Detaylı bilgi için linke tıklayınız.
1920 yılları arasında yaşamış olan ünlü Alman düşünürü ve sosyoloğu. Weber’in büyük önemi, onun

...
Detaylı bilgi için linke tıklayınız.
Emile Durkheim’la birlikte, ayrı ve bağımsız bir disiplin olarak modern sosyolojinin kurucusu olması olgusundan kaynaklanmaktadır. O, sosyal bilimlere felsefi bir temel,
Emile Durkheim (15 Nisan 1958 - 15 Kasım 1917), Yahudi kökenli Fransız sosyolog. Modern sosyolojinin kurucusu olarak bilinir. 15 Nisan 1858 yılında Epinal-Loren'de dünyaya geldi. Felsefe öğretmenliği yaptı. 1885 de Almanya'da bulundu Fransa'ya dönüşte yayımladığı makaleler ilgi topladı. 1887 Bordeaux Üniversitesi'nde ders vermeye başladı. 1902 de Sorbonne Edeb
...
Detaylı bilgi için linke tıklayınız.
sosyolojiye de kavramsal bir çerçeve kazandırmıştır. Başka bir deyişle, Weber bir bilim olarak sosyolojinin genel kavramsal çerçevesini en iyi bir biçimde ortaya koyduğu, tutarlı bir sosyal bilimler felsefesi geliştirdiği ve nihayet, modern endüstri toplumunun temel özelliklerini sağlam bir biçimde kavrayıp ifade ettiği için, modern sosyolojinin kurucusu olarak tanınır.

Zira, Durkheim’ın
Sosyoloji, toplumsal ilişkilerin yapısını, nedenlerini ve etkilerini araştıran bilim dalı. İnsanların ve grupların etkileşiminden doğan geleneklerin, toplumsal yapıların ve kurumların harcını oluşturan ya da zayıflamasına yol açan etkenleri, ayrıca grup ve örşüt üyeliğinin insanlar üzerindeki etkilerini inceler, insan toplumunun temel niteliğiyle, sürekliliğine ve değişimine yol açan çeşitli süreçlerle ilgilenir.
...
Detaylı bilgi için linke tıklayınız.
sosyoloji bilimini kurma, sosyoloji iyi temellendirme teşebbüsü, zamanının pozitivizmine dayandığı yerde, entelektüel gelişimi Windelband ve Rickert’in de içinde yer aldığı Yeni-Kantçı gelenek içinde gerçekleşmiş olan Weber, öncelikle sosyolojinin insan davranışıyla ilgili olarak, doğa bilimlerininkine benzer, genel-geçer yasalara ulaşamayacağını iddia etmiştir. Diğer bir deyişle, Yeni-Kantçı felsefenin algılanan dünya ya da fenomen ve algılayan bilinç ya da numen ayırımını benimseyen Weber’de söz konusu ayırım doğa bilimleriyle sosyal bilimler arasındaki bir ayırım haline gelmiştir. Buna göre, biz doğa bilimlerinde evrensel yasalara ulaşmaya ça­lışırız. oysa bu, toplumsal eylemleri tikel, tarihsel bağlamları içinde anlamayı amaçlayan sosyal bilimlerin amacı olamaz.

Sosyolojinin yöntemi ve felsefi problemleriyle ilgili analizinde Yeni-Kantçı bir bakış açısı sergileyen Weber, her şeyden önce sosyolojinin insan davranışıyla ilgili olarak, doğa bilimlerininkine benzer, genel-geçer yasalara ulaşamayacağını, insan toplumları söz konusu olduğunda, evrim niteliği taşıyan bir gelişmeyi doğrulayıp temellendiremeyeceğini öne sürmüştür. Fakat Weber bir yandan da, sosyolojinin eylemlerin anlamını kavramayı amaçlamak durumunda olduğunu, onun buradan hareketle, karşılaştırmalı bir temel üzerinde, ideal eylem tiplerine ya da formel davranış modellerine yönelmesi gerektiğini ve dolayısıyla, sosyolojinin yalnızca eyleme ilişkin öznel bir yorum olmadığını savunmuştur.

Şu halde, sosyolojinin konusunun sosyal eylem olduğunu öne süren Weber, sosyal eylemi dörtlü bir başlık altında sınıflamıştır. Bu dört eylem türü sırasıyla geleneksel eylem, duygulara dayalı eylem, nihai ve en yüksek değerlere yönelmiş değer temelli rasyonel eylem ve araçsal eylem. Bu dört eylem türünden rasyonel eylem kapsamı içine sadece son ikisinin girdiğini söyleyen Weber, rasyonalizasyonu kapitalist Batı toplumundaki en temel ve belirgin eylem olarak görmüştür. Rasyonalizasyonun her alanda izlerini süren ünlü düşünür, söz ko­nusu rasyonalizasyonun bir kaynağının Pro­testan ahlâkının yol açtığı kültürel değişmelerde bulunduğunu savunmuştur. Buna göre, Protestan ahlâkı, her ne kadar kapitalizmin ilk ve temel nedeni olmasa da, bireyciliğin, sıkı çalışma ve disiplinin, rasyonel davranış ve özgüvenin önemini vurgulayan bir kültür doğurduğu için, kapitalizmin doğuşunda ve gelişiminde önemli bir rol oynamıştır.

Weber’in sosyal bilimlere yaptığı bir başka önemli katkı da, onun sıklıkla naif bir nesnellik inancı diye yanlış yorumlanmış olan değerden bağımsızlık teorisinden meydana gelir. Weber’e göre, bilim ve sosyoloji tercihi, araçsal akılcılık temeli üzerinde hiçbir zaman meşrulaştırılamayacak olan bir tercihtir. Aynı durum, bilimsel ve sosyolojik araştırma konularının seçiminde de geçerlidir. Bununla birlikte, söz konusu tercih ve seçimler bir kez yapıldıktan sonra, sosyolojik bir araştırma, rasyonel tutarlılığın bilim cemaatinin eleştirilerine tabi olması anlamında, değerden bağımsız ve yansız olmak durumundadır.

Weber, buradan da anlaşılacağı üzere, ekonomik determinizme karşı çıkıp, kültürün, özellikle de dinin, insan davranışını biçimlemedeki rolünü vurguladığı; insan ilişkilerinde, bireylerin öznel yönelimlerini ön plana çıkardığı, ve nihayet, kapitalizmin yıkılacağı tezine karşı eleştirel bir tavır takınıp, sosyalist toplumlardaki planlı ekonominin rasyonalizasyonu güçlendirdiğini söylediği için, Friedrich Nietzsche’yle birlikte, 19. yüzyılın en önemli düşünürlerinden biri olarak gördüğü Karl Marx’ı olmasa bile, kurumsallaşmış Marksizm'i şiddetle eleştirmiştir.

 

 
 
Max Weber ve Karl Marx

Marksizm'in bir sosyoloji ya da bir kültür kurami olduguna dair çesitli görüsler bulunuyor. Marksizm'le iliskileri daha derin görünen bu görüsler tezlerini daha çok '1844 El Yazmalari'na ya da 'Hegel'in Hukuk Felsefesi'nin Elestirisi'nin yazari olan genç Marx'a dayaniyorlar. Ve bu düsünürlerin düzeltmeye ve yenilemeye çalistigi Marksizm dayanaklarini insanin kurtulusu, yabancilasma vb. gibi hümanist kavramlarda buluyor. Bu semaya göre Marksizmin belirleyici özelligi, bilinçli insan öznesi -Hegelci terminolojide sivil toplum kurumlari olan- ve kültürel yapilar arasindaki karsilikli iliskinin açik hale getirilmesiydi.
Felsefi yaklasimiyla Heidegger'in varolusçulugundan etkilenmis olan Karl Löwith, Marx ve Weber arasindaki ayrimlara isaret ederek Marksizmin bir sosyoloji olmadigini vurguluyor. Fakat modern kapitalist toplumu Marx'in yabancilasmayla, Weber'in ise akilcilasmayla tanimladigini da söylüyor.
Durkheim, Sombort, Simmel'le birlikte klasik sosyologlar arasinda ve önemli Marksist elestirmenler arasinda yer alan Weber, bilimsel tezlerine itiraz ettigi Marksizmin esasinda bilgiyi ideoloji olarak yani sinifsal ve ekonomik çikarlarin bilinçteki yansimasi seklinde kavradigini ifade ediyordu. Benzer düsünceleriyle basta ögrencisi Lukacs da olmak üzere birçok Marksist düsünürü etkileyen Weber, Marksizmin sinif mücadelelerine (antagonizmaya) verdigi temel önemi bir toplumsal eylem ve kültür süreci içerisinde insan (birey) özneye gösterdigi ilgiyle sinirlandirmaya çalisti. Ona göre, "toplumsal eylem, amaçlarini gerçeklestirmek için uygun araçlari da seçebilen insan öznenin varligina baglidir. Toplumsal eylem ise, dogrudan insan özneye yani kültürel süreçteki bireye yöneliktir. Dolayisiyla Weber, teker teker bireylerin yaratabilmeye muktedir oldugu toplumsal ve tarihsel 'kendi gerçeklerine' isaret ediyor: Kendi gerçegini yaratabilen insan (özne) tarihi de yaratabilir.
Oysa Marksizm, "tarihi insan ya da insanlar degil kitleler yapar" diyor ve bilim, ideoloji ayirimi yaparak bireyi-insan özneyi ancak belirli sinif iliskileri içerisinde incelemek gerektigini vurguluyor. Hegel'den, Marx'a uzanan süreç, Meta Dünyasi, Burjuva Toplumunda Yabancilasma Isçi sinifinin Yabancilasmasi ve Weber'in Din Sosyolojisini inceleyen Karl Löwith söyle bir belirlemede bulunuyor; "Içinde yasadigimiz toplum gibi, sosyal bilimler bir bütün haline getirilemez ve ikiye ayrilir: Burjuva sosyolojisi ve Marksizm. Bu iki tarafin en önemli temsilcileri Max Weber ve Karl Marx'tir, iki ayri düsünce tarzini temsil etmelerine ragmen, arastirmalarinin alani bir ve aynidir: Modern ekonomi ve toplumun kapitalist organizasyonu..."

yazan: mesut yücel
 
HOŞGELDİNİZ...
 
Kullanıcı adı:
Şifre:
İÇİNDEKİLER
 
Değişir yönü rüzgârın
Solar ansızın yapraklar.
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar.
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini,
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.

Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten.
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.

Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar.
Boşanır keder zincirlerinden
Sular, tersin tersin akar.
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar.
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.

Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş gözden.
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken.
Çünkü, hiç bir kelebek
Tek başına yaşamaz sevdasını.
Severken hiçbir böcek,
Hiç bir kuş yalnız değildir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir
ŞİİR
 
Ve gönül Tanrısına der ki:
- Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!

Cahit Sıtkı Tarancı
SİZDEN SEÇTİKLERİMİZ
 
Sohbet
Arkadaşlarım
Gençlik
Doğa
Eğlenceler
Şiir


 
Bugün 7 ziyaretçi (7 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol